Her ayağa kalkışında bir ”bam bam” sesi.
Her yerde insan,tıklım tıklım,nefes alamıyoruz.Sadece gökyüzündeki bulutları hayvan sayıyorum. Onlar beyaz. Beyaz bir rengin ihtişamını göze bulundurmadan yaşıyoruz.Sadece onu sevebilsek,herşey daha değişik olacak.Güneş yüzü görmeden,ay’ın dikenlerini farketmeden,dolunay’ın insanlara hissettirdiği inançlar kadar,bir sürtüğünde o inançları hissetmesi,inanması.Bir gün bu koltuğa oturacağıma inanmazdım. 
O onun tıpkısının aynısı. Belkide bilinçli ingilizce konuşuyorlardı.Küfür bu dünyanın ta kendisi. Çoğu kez,aynı hatalardan pay çıkartmayı bırak,üstümüze bile giydiremiyoruz.Yakışmıyor. Dün,çok garip bir esinti ile,az kalsın yuvarlanıp düşecektim.Kaçıncı katta olursam olayim,yinede ölecektim. Bitmesini istediğim her dün yeni bir yarın’a sürüklüyor. 
Peki,sen çok değişik bir insan isen,topluluğun seni yadırgayacak şekilde davranıyorsan,ve kendine çeki düzen vermeye çalışıyorsan,özgürlük bu dünyanın neresinde arkadaşım. Aynı bok değilmiyiz? Yada herkez aynı bok değilmi?
O zaman kimden,neden kaçıyordu o insanlar? İrdelemeyi çok sevdiğinden kavramları sorgularken hep bunların arasında gidip geliyoruz.Bu seferki başlığımızın adı;Tanrı.
İçimde ise geceden kalma birşey bulamıyorum. Bugünkü kaosu,kırgınlığıma aldırmadan yazıyorum. Eğer gerçekten umrumda olsaydı,şuan burda değildim ben. Kara tipli,gecelere inat yazıyorum.Dalga geçme, hor görme… Her ne olursa olsun bu kısacık ömrümde yazıyorum işte.
Bir yere varıyorum,durduğum yerden geriye gidiyorum.Bu bir feryat değil.
Her film gibi giriş-gelişme-sonuç istiyorum.
Her gece başka bir ‘‘ben” olmak istiyorum.
Her masal gibi,mutlu son‘a ulaşmak istemiyorum.
Her anıma,an katmak.Sebepsizce uzaklaşmak.
Her başlangıçta bir,sana varmak kadar iğrenç bir şey yok.
Yıpranmış bir bez parçasıyla yaşıyorum.Elimde hiç bir şey yok.İçimde kavgalar vardı.Bir gömlek kadar içimdekiler aşinaylıydı.
Haksızlık denilen kavram birleştiremedi bizi.
Bir kalıba uyamadım.Birbirimize bakalım ve ne kadar sıradanlaştığımızı görelim.Bitkisel hayata geçiş yapmak istiyorum.Gramafondaki eski bir plak kadar huzurlusun..
Karanlıkta aydınlığa kavuşmayı bekliyor.Kollarımı kasıp kavuran sen değilsin,zaman demetleri.O gün başka renk ağaracak.Gizli bir ümide sarılıyorum.
Ben yine sokağın başında oturup izleyeceğim. Bedenim çıplak,kitaplar kadar güzel anılar.İçlerini bilmediğim kalpler.Yanlızlığın acıktığı bu dünyada,sen mutluğuğun doğurduğu insanlarla iç içesin.Ünlemler hep yapmacıktı. Şimdi buradan uzaklaşmak istiyorum.
Hadi gelin şimdi bir Son yazalım.
Sometimes the best is a heaven, bad leads to disaster.